DÜNYA TÜRKİYE

Türkiye’deki Teröristleri Almanya’da Saklayanlar, Önce Bunun Hesabını Vermeli

İstanbul İkitelli Şehir Hastanesi’nin proje finansmanı anlaşmasının imza törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’nın Türkiye’yle olan münasebetlerini zedelemek, lekelemek isteyen Alman yetkililerinin yanlış yolda olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’yi karalamaya gücünüz yetmez. Bu tür şeylerle de bizi korkutmaya gücünüz hiç yetmez. Biz bugüne kadar Türkiye’de faaliyet gösteren Alman firmalarını nasıl güvence altında çalıştırdıysak, bundan sonra da aynı şekilde güvence altında çalıştırmaya devam ederiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul İkitelli Şehir Hastanesi’nin proje finansmanı anlaşmasının imza törenine katıldı. Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen imza töreninde kredi sağlayan Japon Sojitz Corporation ve ile hastanenin yapımını gerçekleştirecek olan Rönesans Holding’in yöneticileri de hazır bulundu.

Törende yaptığı konuşmasına, dün gece Ege Denizindeki Gökova Körfezi merkezli depreme maruz kalan vatandaşlara ve Yunanistan’da depremi yaşayanlara geçmiş olsun dileklerini ileterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu hadise bize, deprem bölgesinde yaşadığımız ve afetlere her an hazırlıklı olmamız gerektiği gerçeğini bir kez daha hatırlatmıştır. Dün geceki oldukça şiddetli depremde ciddi bir hasar ortaya çıkmaması, alınan tedbirlerin etkili olduğunu göstermiştir” dedi ve “Allah ülkemizi ve tüm dünyayı bu tür afetlerden korusun” temennisinde bulundu.

“TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI ALANDAKİ KREDİBİLİTESİ YÜKSEK”

İstanbul İkitelli Şehir Hastanesinin proje finansmanı anlaşmasının, tüm taraflar için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatak kapasitesi 2 bin 682 olan, bünyesinde 9 ayrı hastaneyi barındıracak olan, günde acil, ayakta ve yatan olarak 29 bin hastaya, yaklaşık 10 bin personeliyle hizmet verme kapasitesine sahip olacak hastanenin ülkeye kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti.

5 bin işçi ve 400 mimar-mühendisin çalışmasıyla 36 ayda tamamlanması planlanan İkitelli Şehir Hastanesi’nin İstanbul’a ve Türkiye’ye sağlık alanında yepyeni bir vizyon katacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu anlaşmanın, bir takım çevrelerin ısrarla Türkiye’yi siyasi ve ekonomik cendereye almaya çalıştığı, bunun için yalan-yanlış pek çok iddiayı öne sürdüğü bir dönemde gerçekleşmiş olmasını ayrıca anlamlı buluyorum. 163 milyar Japon Yeni, yani yaklaşık 1,5 milyar dolar veya 5,2 milyar lira tutarındaki bu finansman anlaşması, Türkiye’nin uluslararası alandaki kredibilitesinin yüksekliğine de işaret ediyor” diye konuştu.

15 Temmuz darbe girişimini takip eden haftada, hastaneyi yapacak olan yüklenici firma ile kredi sağlayan Japon finans kuruluşu yetkililerinin, bu anlaşmayla ilgili olarak Ankara’da bir araya geldiğini aktararak, “Kimilerinin kuru bir ‘geçmiş olsun’ beyanından dahi imtina ettiği bir dönemde, böylesine yüksek meblağdaki bir anlaşmanın görüşmelerini aynı kararlılıkla devam ettirmek, ancak gerçek dostların yapabileceği bir davranıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye olan destekleri, güvenleri ve kadirşinaslıkları için Japon yetkililere teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, dostları sayesinde büyük projeleri gerçekleştirebilme kapasitesi, kabiliyeti ve imkânına sahip olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini söyledi ve Japonya ile önemli bir projenin, Sinop’ta yapılacak nükleer enerji santralinin yapımının arifesinde olunduğuna işaret ederek, Almanya’daki son G20 Liderler Zirvesinde Japonya Başbakanı Şinzo Abe konuyu etraflıca görüştüklerini aktardı.

“ZOR ZAMANLARDA DESTEK VERENLERİ UNUTMAYACAĞIZ”

Türk Milletinin, zor zamanlarında yanında olan, kendisine güvenen, destek veren dostlarını hiçbir zaman unutmayacağını, Türkiye’ye yatırım yapmaya davet ettikleri kişilere ‘Gelin birlikte kazanalım’ çağrısı yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Çünkü bizim inayete değil, birlikte çalışmaya, birlikte kazanmaya ihtiyacımız vardır. Bu anlayışla bizimle çalışmak isteyen herkese, ülkemizin kapılarının sonuna kadar açık olduğunu, burada bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yatırım Destek Ajansımız başta olmak üzere, ilgili tüm kurumlarımız, uluslararası yatırımcılara yardımcı olmaya, önlerini açmaya hazırdır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Biz böylesine iyi niyetle muhataplarımıza yaklaşırken, bazılarının ticaretle siyaseti birbirine karıştırmakta ısrar ettiklerini görüyoruz. Alman Ekonomi Bakanı’nın, hiçbir mesnede dayanmayan, tamamen dolaylı mesajlarla ülkemize yatırım yapan şirketleri ürkütmeyi, tedirgin etmeyi amaçlayan beyanlarını buradan şiddetle kınıyorum. Bu asla siyasete, siyasette temsil makamında olanlara yakışmaz. Terörle, teröre bulaşanlarla siyasi lütfen birbirine karıştırmayın. Ve ben Milli İstihbarat Teşkilatımı, İçişleri Bakanımı aradım ve kendilerine sordum, ‘Şu ana kadar Alman şirketleriyle ilgili başlattığınız herhangi bir soruşturma- araştırma var mı?’ Ve dün arkadaşlarımdan aldığım cevap şudur: ‘Hiçbir Alman şirketiyle ilgili başlatmış olduğumuz bir soruşturma-araştırma yoktur, hepsi yalandır.’ Buradan Alman dostlarıma, tüm dünyaya şunu hatırlatmak istiyorum: Türkiye’yi karalamaya gücünüz yetmez. Bu tür şeylerle de bizi korutmaya gücünüz hiç yetmez. Biz bugüne kadar Türkiye’de faaliyet gösteren Alman firmalarını nasıl güvence altında çalıştırdıysak, bundan sonra da aynı şekilde güvence altında çalıştırmaya devam ederiz.”

Türkiye’deki Alman şirketlerinin garanti ve güvencelerinin kendisi olduğunu vurgulayarak, olayı farklı mecraya çekmek suretiyle Almanya’nın Türkiye’yle olan münasebetlerini zedelemek, lekelemek isteyen Alman yetkililerinin yanlış yolda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam aksine, Türkiye’deki teröristleri Almanya’da saklayan hükümet önce bunun hesabını vermelidir. Türkiye’den kaçan teröristler Almanya’da niçin saklanıyor? Onlara orada verilen maddi destekleri neyle izah edecekler? Ve elimizde tüm video kasetlerle, ekranlarda sürekli yayınlanan ve Avrupa Birliği’nin yasak koymuş olduğu, terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’yı kendi caddelerinde Alman polisinin koruması altında gösteri yapmasına müsaade eden Almanya bunu neyle izah edecek?” şeklinde konuştu.

“BİZ BİR ÇADIR DEVLETİ DEĞİLİZ”

“Almanya kendine çekidüzen vermelidir, bizi de asla bu tehditlerle ürkütemez, bunu bilmelidir. Kendi yargıları ne kadar bağımsızsa, şunu bilmeleri lazım ki; bizim yargımız onlardan daha da bağımsızdır” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin istihbarat ve güvenlik kuruluşları bellidir. Biz bir çadır devleti değiliz, biz bir kabile devleti de değiliz. Biz bin yıllara baliğ bir devletiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin böyle bir geleneği vardır, böyle bir geçmişi vardır. Tabii bunların böyle bir çalışma yürütmediğine göre, bu iddia sadece uluslararası şirketlerin kafasını karıştırmaya, ülkemizi karalamaya yönelik bir bühtandan ibarettir. Esasen, Almanya kökenli şirketler, ülkemizde en rahat çalıştığımız, en güzel işleri yaptığımız kuruluşlar arasında özel bir yere sahiptir. Böyle bir kara propagandayla, ülkemizde son 15 yılda 9 milyar dolara yakın yatırım yapan Alman şirketleri üzerinde baskı kurmaya çalışıldığı ortadadır.”

Uluslararası yatırımcıların tamamına olduğu gibi, Alman şirketlerine de, Türkiye’nin kapılarının ve milletin gönlünün sonuna kadar açık olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Dünyada serbest pazar ekonomisi denilen bir şey var, serbest piyasa denilen bir şey var, ama bunlar demek ki serbest pazar ekonomisini de öğrenememiş, serbest piyasayı da bilmiyorlar, hasbelkader yakaladıkları zenginlikle şimdi tehdit etmeye kalkıyorlar. Türkiye’nin yabancı şirketlerle ilgili kara liste veya benzeri bir çalışması olduğu iddiası ortaya atanları, bunu ispata davet ediyorum. Herhangi bir mesnede dayanmadan böyle bir iddiayı dile getirmek, hiçbir sorumlu siyasetçinin yapacağı iş olamaz” görüşlerine yer verdi.

“ÜLKELER DEDİKODULARLA YÖNETİLEMEZ”

Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ‘Türkiye’nin seyahat için güvensiz olduğu’ yönünde uyarıyı da son derece yersiz ve kasıtlı bulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Ülkeler dedikodularla yönetilemez. Kendilerine gelince hukuk devletinden ödün vermeyenlerin, konu ülkemiz olunca hukuku hiçe saymalarını kesinlikle kabul etmiyoruz” dedi.

Almanya’nın Hamburg şehrinde yapılan G-20 Liderler Zirvesi esnasında yaşanan protestoları, toplumsal olaylara işaretle bu zirve ile Türkiye’de Antalya’da yapılan G20 Liderler Zirvesini kıyaslayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Antalya’da bir G-20 Zirvesi yaptık, her yönüyle dört dörtlük olduğunu kendileri bize ifade ettiler, muhteşem bir G-20, hala konuşuluyor. Bu denli özgürlükleri kabullenmiş, benimsemiş bir Türkiye, bu denli demokrasiyi benimsemiş, oturtmuş bir Türkiye’ye kimse bu tür kara lekeleri çalamaz. Yargımızı da verdikleri talimatlarla yönlendirmeye güçleri yetmez. Türkiye konusunda bu tür beyanlarda bulunan herkesi ülkelerin egemenlik haklarıyla ilgili ilkelere saygı göstermeye davet ediyorum” açıklamasında bulundu.

“KÖRFEZ’DEKİ KRİZ BİZİ GERÇEKTEN ÜZMÜŞTÜR”

Türkiye yatırım çeşitliliği konusunda çok mesafe kat etmiş bir ülke olduğuna, Avrupa ve Amerika yanında Körfez bölgesinden, Orta Asya ve Rusya’dan, Uzakdoğu ve Güney Asya’dan Türkiye’yi tercih eden yatırımcıların sayısının her geçen yıl arttığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan; Pazar günü Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt’e yapacağı ziyaret öncesi Körfez bölgesindeki yatırımcılara da çağrıda bulunarak, Türkiye’nin bu bölgede yaşayan tüm halkları kardeşi olarak gördüğünü, hepsinin de huzur, güven ve refah içinde yaşanmasını arzu ettiğini söyledi ve “Körfez’deki dostlarımız arasında baş gösteren kriz bizi gerçekten üzmüştür. Bu sorunun çözümü için en başından beri samimi gayret gösteriyoruz. Kardeşler arasındaki ihtilafların kalıcı ve kırıcı olmaması için sonuna kadar çaba harcamaya devam edeceğiz” diye ekledi.

Türkiye’de yatırımı bulunan Katarlılar kadar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve diğer Körfez ülkelerinden gelen yatırımcıları da desteklediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasî sorunların gelip geçici olduğuna; ancak ekonomik ilişkilerin ise uzun vadeli ve kalıcı olduğuna değinerek, “Kardeşimiz olarak gördüğümüz Körfez Bölgesi yatırımcılarından tercihlerini uzun vadeli ilişkilerden yana kullanmalarını bekliyoruz. Türkiye bu kardeşlerimizin ikinci evidir, o şekilde kalmaya da devam edecektir. Çözüm yoluna girmeye başladığını düşündüğüm bölgedeki krizin tamamen ortadan kalkmasıyla, inşallah bu konuları bir daha konuşmamıza gerek kalmayacağına inanıyorum” sözlerine yer verdi.

“28’İ ŞEHİR HASTANESİ OLAN 31 PROJEYİ TÜRKİYE’YE KAZANDIRACAĞIZ”

Şehir hastanelerinin Başbakan olduğu andan itibaren hayali olan bir proje olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı süresince büyük emek verdiği projede kendilerine pek çok engelin çıkartılarak projenin geciktirildiğini belirtti. “Tüm desteğime ve gayretime rağmen böyle bir gecikme ortaya çıkmasından dolayı da fevkâlade müteessirim. Buradaki kayıp şahsımın değil, ülkemin kaybıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan; bugüne kadar Yozgat, Mersin, Balıkesir ve Isparta şehir hastanelerini hizmete açtıklarını, Kayseri, Adana, Ankara Bilkent ve Manisa şehir hastanelerini bu yılsonuna kadar hizmete açacaklarını, 2019 yılında da Eskişehir, Elazığ ve Konya Karatay şehir hastanelerini devreye almayı planladıklarını söyledi.

Diğer yıllarda da bu açılışların sürerek, toplamda 42 bin yatak kapasitesine sahip olacak 28’i şehir hastanesi olan 31 projeyi Türkiye’ye kazandıracaklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı ülkelerin hala sağlık reformu tartışmalarıyla meşgul olduğu bir dönemde bir reformu çoktan tamamladık, şimdi bunun üzerine daha büyük bir reformu inşa etmenin gayreti içindeyiz. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla ülkesine hizmet veren bir kadro olarak sağlık konusu, eğitim, emniyet ve adaletle birlikte öncelik verdiğimiz 4 alandan biridir” şeklinde konuştu.

Sağlık alanında kaydettikleri gelişmelerin en büyük şahidinin bizatihi millet olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Aldıkları sağlık hizmetinin kalitesi karşısında buraların paralı olduğunu sanarak hala tedirginlik yaşayan vatandaşlarımın olduğunu biliyorum. Dünyanın en cesur, en kahraman, en dirayetli milletine, tarihiyle kültürüyle, medeniyetiyle en köklü ülkesine yakışan hizmet neyse vatandaşlarımıza onu getirmek boynumuzun borcudur” şeklinde konuştu.

KAMU-ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ

Konuşmasında Türkiye’nin, kamu-özel sektör işbirliği projeleri alanında dünyada bir marka haline geldiğine dikkat çeken ve G-20 zirvelerinde ve ekonomi içerikli tüm büyük toplantılarda Türkiye’nin bu alandaki başarısının takdirle anıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki kamu özel sektör projelerinin yaklaşık yüzde 40’ını gerçekleştiren Türkiye, bu sayede sadece bütçe imkânlarıyla çok uzun yıllar boyunca tamamlanamayacağı pek çok projeyi kısa sürede hayata geçirmiştir. İstanbul’da inşası süren dünyanın en büyük havalimanından Yavuz Sultan Selim Köprüsüne, Osman Gazi Köprüsü dahil İstanbul-İzmir Otoyolundan Avrasya Tüneline, şehir hastanelerinden enerji yatırımlarına kadar pek çok proje bu modelin ürünüdür” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ile Japonya-Fransa-Türkiye ortaklığıyla inşasına başlanacak Sinop Nükleer Enerji Santrali’nin, yine aynı şekilde kamu-özel sektör işbirliği modeli zincirin birer halkası olduğunu hatırlattı ve konuşmasına şöyle devam etti: “Tabii bu projeler için kamu-özel sektör işbirliği yanında, bir de finansman desteğine ihtiyaç var. Ülkemizdeki projelere finansman desteği sözü veren kimi kuruluşların daha sonra hiçbiri de ticari temele dayanmayan, tamamen siyasi gerekçelerle bundan vazgeçtiklerini gördük. Buradaki amacın, ülkemizi zor duruma düşürmek olduğu apaçık ortadadır. Buna rağmen Türkiye kimi zaman kendi bankalarını, kimi zaman yurt dışındaki dost ülkelerin finans kuruluşlarının desteğini alarak bu sıkıntıları aşmayı başarmıştır. Kamu özel sektör işbirliği projelerindeki uluslararası ortaklarımıza ülkemize getirdikleri teknoloji ve birikim bakımından da çok önem veriyoruz. Üçüncü havalimanıyla alakalı uluslararası bankalar, finans sektörü girmedi, çekildiler, ‘girmiyoruz’ dediler. Ben yerli bankalarımıza, başta devlet bankaları olmak üzere kendilerine bu konuda tavsiyemi yaptım. Sağ olsun beş bankanın kurduğu konsorsiyumla süreç başladı, ondan sonra da uluslararası finans sektörü, ‘Bizi de alır mısınız?’ demeye başladılar.”

Savunma sanayii gibi stratejik alanlarda ve yüksek teknolojiye dayalı her konuda bu tür işbirliklerinin Türkiye için değerli olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Türkiye’yi gelişmekte olan ülke kategorisinden gelişmiş ülke kategorisine çıkarmak için her alanda yüksek teknolojinin tasarımı, üretimi ve kullanımına geçmek zorunda olduğumuzu biliyoruz. Teknoloji transferi bir yere kadar işimizi görür. Ama asıl olan, bunun araştırma, geliştirme, ürüne dönüştürme safhalarını yapabilmemizdir. Bunun için de dostlarımızın desteğine, katkısına ihtiyacımız var” dedi.

“TÜRKİYE HER DÖNEMDE YATIRIM YAPILABİLİR BİR YER”

Türkiye’nin darbe girişimi gibi bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerden birini yaşadığı dönemde dahi yatırım yapılabilir bir yer olduğunun en büyük kanıtının bu proje olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası aktörler, kredi derecelendirme kuruluşları gibi tamamen siyasi yönlendirmelerle not açıklayan kuruluşlara değil ülkelerin gerçeklerine bakıyor. Türkiye gerçeği de apaçık ortadadır. Güya tüm dünya için ortak ekonomi, siyasi, sosyal standartlar belirleyen, ama kendi işlerine gelmediğinde bunların hiçbirine uymayan kimi ülkelerin ve kuruluşların foyası yaşanan her hadiseyle biraz daha ortaya çıkıyor” diye konuştu.

Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne almayanların şartları uygun olmayan pek çok ülkeyi birliğe buyur ettiğini gördükten sonra, artık şaşırmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi elleriyle kendi güvenirliliklerini yok edenlerle bizim işimiz yok, yolumuz da aynı değil. Türkiye, yeniden şekillenen, dünya siyasetinde ve ekonomisinde kendine en doğru, en adil, en kazançlı yeri mutlaka bulmuştur, bulacaktır. Ne terör örgütlerinin azgın saldırıları, ne de uluslararası düzeyde sergilenen ikiyüzlülükler buna engel olabilir” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye bölgesindeki krizlere ve kendisine yönelik tüm saldırılara rağmen büyümeyi, gelişmeyi, ilerlemeyi sürdürüyor. İşte burada bir rakam veriyorum; geçtiğimiz yıl yüzde 2.9’luk büyüme oranıyla beklentilerin üzerine çıkarak Avrupa’ya göre oldukça iyi, dünya genelinde de takdire şayan bir başarı elde etti. Bu yıl da ilk çeyrekteki yüzde 5’lik büyüme oranıyla yine pek çoklarını şaşırtan bir başarı ortaya koydu. İnşallah ikinci çeyrek çok daha farklı gelecek, ben buna da inanıyorum. Son dört yıldır kesintisiz bir saldırı altında bulunan Türkiye, artık aydınlığa doğru yol almaya başlamıştır. Üretimde, ihracatta, istihdamda, borsada, ekonominin her alanında güzel haberler ve sinyaller gelmeye devam ediyor. İşte yüzde 100’ün üzerinde borsadaki sıçrama birçoklarını ciddi manada şaşırtıyor. Böyle bir dönemde Türkiye’ye güvenen ve yatırım yapan herkes bir defa Türkiye’de kazanacaktır.”

Konuşmasının sonunda imzalanan finansman anlaşmasının taraflar için hayırlı olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Böyle ciddi bir rakama baliğ, yüzde 80’ini kreditörlerin temin ettiği, yüzde 20’si öz sermaye olmak üzere ciddi bir işbirliği ve dayanışmanın ortaya konulacağı bu yatırımın, ülkemizde 1 numara sağlık yatırımı olarak inşallah dünyaya da örnek olacağına inanıyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

TAKVİM

Temmuz 2017
P S Ç P C C P
« Haz   Ağu »
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31  

REKLAM

REKLAM

seers cmp badge